T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Ülke gündemini meşgul eden ve tüm dünyada yaşanan olaylar/gelişmeler ile ilgili birçok yerde olduğu gibi, ilimizde de bazı siyasi parti, sendika, dernek gibi sivil toplum kuruluşlarınca ve gerçek kişilerce, belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için, demokratik toplum düzeninin vazgeçilmez hak arama yöntemlerinden olan, basın açıklaması, açık yer toplantısı, gösteri yürüyüşü, stant açma, toplu olarak el ilanı/broşür dağıtma vb. şekillerde eylem/etkinlikler düzenlendiği, yine bu eylem etkinliklerin terör örgütlerince ve sol/marjinal/provokatif gruplarca bir eylem biçimi olarak sık sık kullanılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Şubat ayı içerisinde özellikle terör örgütlerince önem atfedilen günlerin yıl dönümleri incelendiğinde;
01 ŞUBAT: DHKP/C terör örgütü tarafından ABD Büyükelçiliğine yönelik gerçekleştirilen canlı bomba eylemi (2013)
Olayın yıl dönümlerinde DHKP/C terör örgütü ve müzahir şahıslarca anma etkinlikleri kapsamında basın açıklaması, korsan gösteri, yazılama ve şiddet içerikli eylemler gerçekleştirilmektedir.
03 ŞUBAT: DEAŞ terör örgütü -sözde- lideri Ebu İbrahim El Haşimi El Kureyşi’nin öldürülmesi (2022)
DEAŞ terör örgütü lideri Ebubekir El Bağdadi 2019 yılında Ülkemizin de destek verdiği operasyonla etkisiz hale getirilmesinden sonra örgütün başına geçen Ebu İbrahim El Haşimi El Kureyşi’nin 2022 yılında öldürülmesinden dolayı örgüt mensuplarının ölüm yıl dönümlerinde Ülkemize yönelik eylem arayışı içerisine girebilecekleri değerlendirilmektedir.
15 ŞUBAT: Teröristbaşı A.ÖCALAN'ın Kenya/Nairobi'de yakalanması (1999)
Teröristbaşının yakalandığı söz konusu günde PKK/KCK terör örgütü ve müzahir şahıslar tarafından şiddet eylemleri düzenlenmektedir. Gerçekleştirilen eylemlerde; güvenlik güçlerine, iktidar partisi binalarına, kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik silahlı, molotoflu saldırılarda bulunulmuştur.
Ayrıca ülke gündemindeki olaylar ile ilgili, terör örgütleri sempatizanları, marjinal ve radikal gruplar tarafından bu olayları protesto etmek amacıyla ilimiz genelinde izinsiz gösteri yürüyüşü, protesto eylemi, oturma eylemi ve şiddet içerikli sokak eylemlerinin meydana gelebileceği, bu eylem ve etkinlikler nedeniyle kamu düzeni ve güvenliğinin tehlikeye düşebileceği, bu eylemlerde toplumun bir kesiminin sinir uçları tabir edilen hassas noktalarına hakaret, aşağılayıcı ifadeler veya içeriklerde bulunularak toplumsal çatışma çıkarılmak istenebileceği değerlendirilmiştir.
Halihazırda cezaevlerinde tutuklu veya hükümlü bulunan terör örgütleri üyeleri veya sempatizanları tarafından ülkemiz genelinde -sözde- teröristbaşının tecridine dikkat çekmek amacıyla başlatılan açlık grevleri ile alakalı olarak, müzahir/sempatizan şahıs veya şahıslarca algı çalışması yapılarak cezaevlerinde açlık grevi yapan terör örgütleri üyelerine destek amaçlı izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü veya benzeri eylem ve etkinlikler düzenlenmek istenmekte, bu kapsamda yer yer sosyal medya üzerinden çeşitli açıklamalar yapılmaktadır.
Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından Suriye ve Irak'ta faaliyet gösteren PKK/KCK ve PYD/YPG terör örgütlerinin, -sözde- hakimiyetine son vermek ve güvenli bölge temin etmek amacıyla yürütülen sınır ötesi operasyonlar, Barış Pınarı Harekatı, Zeytindalı Harekatı, Bahar Kalkanı Harekatı, Pençe Harekatları, Pençe Şimşek, Pençe Yıldırım Operasyonları, Eren Operasyonları, Pençe-Kilit, Pençe-Kılıç Operasyonları ve devam eden diğer operasyonlar ile ilgili olarak, operasyonların sonlandırılmasına yönelik müzahir kitle ve sol/marjinal/provokatif gruplar veya terör örgütleri üyelerince veya sempatizanlarınca, ülke genelinde sosyal medya platformları üzerinden ve çeşitli eylem/etkinliklerle kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı, yine bu kapsamda şiddet içerikli protesto eylemleri, korsan gösteriler düzenlenemeye çalıştıkları veya kanuna uygun eylem/etkinliklerin bu minvalde kanuna aykırı vaziyete dönüştürülmeye çalışıldığı bilinmektedir.
Bunların yanında, son zamanlarda yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirilen başarılı operasyonlar neticesinde ağır kayıplar veren PKK/KCK terör örgütünün, süreci lehine çevirmek, yeniden aktif/etkin konuma geçmek ve verilen örgüt mensubu kayıplarına sözde misilleme olarak il ve ilçe merkezlerinde varlığını hissettirmek amacıyla emniyete ait bina, araç ve personelimize yönelik silahlı, bombalı vb. eylemler gerçekleştirebileceği, Terör örgütü -sözde- elebaşlarının vermiş olduğu talimatlarda emniyet personellerimize yapılacak sabotaj tarzı saldırı planlamalarının gece olması hususunda açıkça talimat verildiği ve istihbarı bilgi toplanması amacıyla sivil olarak dikkat çekmeyecek şekilde, vatandaş kılığında, emniyete ait bina kurum ve kuruluşlarına yönelik gündüz vaktinde bilgi toplama şeklinde çalışmalar içerisine girilebileceği şeklinde istihbarı bilgiler de elde edilmiştir.
Terör örgütlerine müzahir paylaşımları sebebiyle Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin, 29.06.2018 tarih ve 2018/5133 D. İş sayılı kararıyla Türkiye’den erişimi engellenen, Hollanda merkezli Fırat Haber Ajansı, (ANF) isimli -sözde- haber sitesinde yukarıda belirtilen hususları destekleyici nitelikte, toplumu kargaşa ve kaos ortamına sürükleme çabası içerisinde olan paylaşımlar yapılmış olup bu bağlamda;
PKK/KCK terör örgütünün yayın organı “ANF” isimli internet sitesinde yer alan;
https://51.159.111.59/guncel/bakirhan-Subat-taki-yuruyusu-destekliyoruz-193548?cpo= aHR0cHM6Ly9hbmZ0dXJrY2UuY29t URL uzantılı, 28.01.2024 tarihli,
“Bakırhan: Özgrülük Yürüyüşünü Destekliyoruz” başlığı altındaki paylaşımda;
İMRALI TECRİDİNE KARŞI YÜRÜYÜŞ
“..Birçok kurumumuz Sayın Öcalan’a özgürlük ve üzerindeki tecridin kaldırılması için 1-15 Şubat tarihleri arasında bir yürüyüş gerçekleştirecekler. Biz de DEM Parti olarak bu yürüyüşü destekliyoruz. Tecrit sorunları çözmüyor, derinleştiriyor. Türkiye ekonomisini bu hale getiren tecrit şahsında Kürt sorununun çözümsüz kalmasıdır. Gerçekten bu ülke Ortadoğu’da barışı temsil edecekse, askeri üs yerine kendi demokratik değerlerini götürmek istiyorsa tecridi kaldırarak, diyalog ve müzakere ile Kürt sorununun çözümüne dönmesi gerekiyor. Biz Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, emekçilerin, gençlerin olmadığı hiçbir denklemde yer almayacağız. Onların siyaset tarzı yalan dolan olabilir ama bizimkisi diyalogdur, müzakeredir, Türkiye uzlaşısıdır. Bu zemini büyütmek ve başarıyla ulaştırarak bu ülkeden öğrencilerin aç kalmadığı, okullarını terk etmediği, insanların yoksulluktan dolayı intihar etmediği, bu cinnet toplumundan kardeşçe birlikte insanca yaşayacağımız bir demokratik Türkiye yaratmaktır” şeklinde ifadelere yer verildiği,
PKK/KCK terör örgütünün yayın organı “ANF” isimli internet sitesinde yer alan;
“https95.214.53.152guncelOzgurluk-yuruyusune-cagri-barisin-anahtari-Imrali-dadir-193533__cpo=aHR0cHM6Ly9maXJhdG5ld3MuY29t” URL uzantılı 28.01.2024 tarihli,
“Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ne çağrı MED-TUHAD FED Amed Eşbaşkanı Kerem Canpolat, 1 Şubat’ta tecride karşı başlatılacak Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ne katılım çağrısında bulunarak, “Tecridin sonlanması, tüm Kürdistan ve Türkiye halklarının özgürlüğü için elzemdir” dedi.” başlığı altındaki paylaşımda; “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle Kürdistan kentlerinde ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ başlatılıyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti ve birçok sivil toplum örgütünün öncülüğünde 1 Şubat’ta başlayacak olan yürüyüş, Uluslararası Komplo’nun yıl dönümü olan 15 Şubat’ta sonlandırılacak.
BÜYÜK ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ
Kerem Canpolat, 10 Ekim 2023 tarihinde dünyanın 74 merkezinde başlatılan ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm’ eylemlerinin yaygınlaşarak devam ettiğini belirtti. Canpolat, cezaevlerinde açlık grevlerinin başlatıldığını ve bu kapsamında 65 günü aşkındır grevin devam ettiğini, bununla beraber tutsak yakınlarının da “Adalet Nöbeti” eylemini sürdürdüğünü dile getirerek, “Tecride karşı Kürt halkı ayakta” dedi. Canpolat, tecridin insani, ahlaki ve vicdani hiçbir yanının olmadığını söyleyerek, “25 yıldır mutlak tecrit sürüyor ve 3 yıldan bu yana kendisinden hiçbir şekilde haber alınamıyor. Ne ailesiyle ne avukatlarıyla görüştürülmüyor. Bunun insani hiçbir boyutu yoktur. Tecride karşı başlatılan kampanya ve hamlelerin halkın gündemine girmesi için de birçok çalışma yürütülüyor. Bunlardan biri de 1 Şubat’ta başlatacağımız özgürlük yürüyüşümüzdür. Birçok Kürdistan kentinden halkımızın katılımıyla yürüyüş iki koldan başlatılacak. Yürüyüş Kars ve Van olmak üzere iki koldan başlayacak” diye aktardı.
TÜM HALKLAR TECRİT ALTINDADIR
Yürüyüşlerin 15 Şubat’ta sonlanacağını belirten Kerem Canpolat, “Yürüyüşle hem tecride hem kirli politikalarına hem de Kürdistan üzerinden hayata geçirilmeye çalışılan özel savaşa dikkat çekmek istiyoruz. Tecrit sürdükçe Kürdistan savaş politikalarıyla sömürge altında tutulacaktır. Sadece Kürtler değil şu an tüm halklar ve toplumlar bir tecrit altındadır. Tecrit bir baskı aracına dönüştürülmüştür. O nedenle tecrit biran önce sonlanmalıdır. Şu an cezaevlerinde bu politikalara karşı başlatılan açlık grevinin tutsakların canına zarar verecek düzeye gelmeden sonlandırılabilmesi için tecridin bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunu da ancak bizler yürüteceğimiz çalışmalar ve mücadeleyle gerçekleştirebiliriz. Bizim sesimizi daha fazla çıkarmamız gerekiyor. Cezaevlerinde ölümlerin veya kalıcı hastalıkların yaşanmaması için dışarıda daha büyük bir mücadele yürütülmelidir” ifadelerini kullandı.
KALICI BARIŞIN ANAHTARI İMRALI’DADIR
Yürütülen çalışmaların ve gerçekleşen eylemlerin yeterli katılıma ulaşamadığını söyleyen Kerem Canpolat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkımız tecride karşı yapılan her eylemi ve çalışmayı sahipleniyor ve katılıyor. Ancak daha büyük bir sahiplenmenin sağlanması gerekiyor. Sadece Kürt halkının değil tüm halkların tecride karşı ayaklanması gerekiyor. Tecridin kaldırılması hem siyasi hem ekonomik hem sağlık hem ekolojik birçok sorunun çözümünü getirecektir. Kalıcı bir barışın anahtarı İmralı’dadır. Sayın Öcalan ile yapılacak en küçük görüşme bile bu ülkede ve bu topraklarda birçok seyri değiştirecektir. En çok da savaşın sonlanması için Sayın Öcalan’ın özgürleşmesi şarttır. Savaşlardan ve krizlerden kurtulmanın yolu Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır. İmralı sistemi bir insanlık suçudur ve bu suçtan dönülmelidir. Tüm Kürdistan halklarının, Türkiye halklarının özgürlüğü için bu elzemdir. Tüm halkımızı ve barıştan yana olan demokratik kesimleri 1 Şubat’ta başlayacak olan ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’müze katılmaya çağırıyoruz” şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiştir.
PKK/KCK terör örgütünün yayın organı “ANF” isimli internet sitesinde yer alan;
“https51.158.55.107guncelkurdistan-kentlerinde-buyuk-Ozgurluk-yuruyusu-yapilacak-193474__cpo=aHR0cHM6Ly9maXJhdG5ld3MuY29t” URL uzantılı 26.01.2024 tarihli, “1-15 Şubat arasında ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ yapılacak” başlığı altındaki paylaşımda;
“Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununa demokratik çözüm için 1-15 Şubat tarihleri arasında “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” düzenlenecek. Üç yıldır hiçbir haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt meselesinin demokratik çözümü için Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 1 Şubat’ta yürüyüş başlatılacak. Bu amaçla Amed’deki bir otelde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Halkların Demokratik Kongersi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri katıldı. Toplantıya ayrıca çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve kurum temsilcisi katıldı. Basın açıklamasının yapıldığı salona, "Özgürlük İçin Yürüyoruz, Dem dema azadiyê ye (Özgürlük Zamanı)" yazılı pankart asıldı.
75 İNSAN HAKLARI AKTİVİSTİ YÜRÜYÜŞTE YER ALACAK
DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş Altın, 75 insan hakları aktivistinin yürüyüşte yer alacağını söyledi. Toplantıda DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "İmralı tecridini kırmak ve Kürt sorununun demokratik çözümü için özgürlük yürüyüşü başlatıyoruz" başlıklı Kürtçe metni okudu.
Açıklamaya göre yürüyüş 1 Şubat'ta başlayacak ve Abdullah Öcalan'a dönük uluslararası komplonun 25'inci yıl dönümü olan 15 Şubat'a kadar devam edecek.
1037 GÜNDÜR HABER ALINAMIYOR
Açıklamanın tam metni şöyle: "Kürt halkı başta olmak üzere, Türkiye ve Ortadoğu halklarının eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesinde belirleyici olarak gördüğü Sayın Öcalan’a dayatılan mutlak tecrit, 25’inci yılına girdi. Mutlak tecritte tutulan Sayın Öcalan’dan 2 yıl 10 aydır yani 1037 gündür doğrudan ya da dolaylı herhangi bir bilgi alınamamaktadır. Mutlak tecrit uygulamalarının Türkiye iç hukukunda ve uluslararası hukukta yeri olmadığı gibi ahlaki, vicdani ve insani bir yanı da yoktur. İmralı tecrit sistemi, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tasfiyesi politikalarının merkezidir. Mutlak tecrit, Kürdistan coğrafyasının savaş politikalarıyla işgal edilmesi, insansızlaştırılması ve sömürge altında tutulması demektir. Gelinen aşamada ise sadece Kürt ve Kürdistan ile sınırlı kalmamış, tüm toplum üzerinde bir baskı ve tahakküm aracına dönüşmüştür. İmralı mutlak iletişimsizlik politikası, Türkiye’yi içeride ekonomik, sosyal ve siyasal krizler; dışarda ise emperyal heveslerin tetiklemesiyle bölgesel çatışma girdabına çekmiştir. Bu kritik süreçte krizlerden ve bölgesel savaşlardan kurtulmanın en önemli yollarından birisi de İmralı tecrit sisteminin lağvedilmesi ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşmasıdır.
ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ ÇÖZÜM DEMEKTİR
Tecrit, Kürt sorununun çözümsüzlüğe hapsedilmesidir. Çözümsüzlük, çatışma ve savaş sarmalında ülke ve bölge halklarının kapitalist modernite ve ulus devletlerce ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal sömürge altında tutulmasıdır. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ise Kürt meselesinde barışçıl, demokratik çözüm demektir. Sayın Öcalan’ın 2010 yılında sarf ettiği şu sözler, fiziki özgürlüğünün halkların özgür yaşamının inşası için ne düzeyde kritik olduğunu ispatlar niteliktedir: ‘Dışarıda ancak bir şartla yaşanabilir, o da günün yirmi dört saatinde Kürtlerin ve kapitalizm koşullarında Türk emekçilerinin varlık ve özgürlüğü için savaşım içinde olmakla mümkündür.’ Tarihte eşine az rastlanır İmralı mutlak tecrit sistemi kırılmadan halklar nefes alamayacak, demokratik yollarla sorunlarına çözüm bulamayacaktır. Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun içine çekildiği bu savaş halinden ve kapitalist modernite krizinden çıkış için Sayın Öcalan’ın çözüme dair fikirlerine, önerilerine ve sunacağı yol haritasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. İmralı’nın tümden unutturma, yok sayma ve işkence sistemi haline getirilmesine rağmen bölge ve dünya halkları, demokratik kamuoyu, kendi politik sağlığını Sayın Öcalan’da görmektedir. O nedenle kendisinin içinde tutulduğu koşullara itirazını her geçen gün daha fazla yükseltmektedir. Bu itirazların bir sonucu olarak 10 Ekim 2023 tarihinde dünyanın 74 merkezinde başlatılan 'Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm' eylemleri yaygınlaşarak devam etmektedir.
1-15 ŞUBAT ARASI KURDİSTAN KENTLERİNDE BÜYÜK ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ
Dostlarımızın başlattığı bu küresel eylemsellik sürecini Kürdistanlı politikacılar, kadınlar, gençler, aydınlar ve insan hakları savunucuları olarak selamlıyor; 1 Şubat’tan Sayın Öcalan’a yönelik Uluslararası Komplonun yıldönümü olan 15 Şubat gününe kadar Kürdistan kentlerinde, ilçelerinde ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşümüzü’ başlatacağımızı ilan ediyoruz. Eylemimizin amacı, Sayın Öcalan’ın başta avukat-aile görüşleri olmak üzere diğer yasal haklarının tesis edilmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümü için fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır. İmralı tecrit sistemi lağvedilinceye ve Kürt sorunu etrafında kurulan kirli tezgâhlar dağıtılıncaya kadar durmayacağız. Bizler İmralı’daki hukuk ve insanlık dışı bu uygulamalara sessiz kalmayacağımızı bu vesileyle bir kez daha belirtiyor; başta halkımız olmak üzere tüm dostlarımızı ve demokratik kamuoyunu eylemimiz etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Zafer, özgürlüğü için yola düşenlerin olacak!"
ÇİFTYÜREK: BU TECRİDİN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK
Açıklamanın okunması ardından DEM Parti Wan Milletvekili Sinan Çiftyürek, “Sayın Öcalan üzerinde 3 yıla yakın bir süredir devam eden tecridin dünyada örneği yok” dedi. Çiftyürek, “Devlet, kanunlarını çiğniyor. Ahlak ya da vicdan olsaydı 3 yıla yakın bir süredir bir tutsağın ailesi ya da avukatıyla görüşmesine izin verilirdi. Bundan kaynaklı bu sadece hukuksuzluk değil, ahlaksızlıktır da. Bu kadar eylem ve itiraz olmasına rağmen iktidar ya da devlet bunlara karşı gözlerini kapatmış ve duymuyor” diye ekledi.
TECRİT KALKANA KADAR YÜRÜYÜŞÜMÜZ SÜRECEK
Sinan Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortadoğu üzerinden en fazla sözü olan Sayın Öcalan’dır. Ortadoğu’daki siyaseti iyi okuyor. Bugün eğer Sayın Öcalan fikir ve düşüncelerini dile getirdiğinde savaşa karşı söz kuracaktır. Devlet Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözülmesini istemiyor. Eğer isteseydi Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırırdı. Bu kanunsuz tecride karşı halkımız aralıksız direniyor. Bizler de bu defa özgürlük yürüyüşü başlatacağız. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkana ve özgürlüğü sağlanana kadar yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Devlete çağrımız bu ahlaksız siyasetlerini terk etmesidir. Kürt meselesini Türkiye halkları ve Ortadoğu halklarının sorunlarının çözümü için bu tecridi kaldırın. Abdullah Öcalan konuşsun.”
CANPOLAT: ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK
MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat ise tüm Kurdistan kentlerinde yürüyüşler yapılacağını belirterek, “Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, Kurdistan ve Türkiye’de ekonomik ve siyasi bir tıkanmaya neden oldu. Bizler elimizi taşın altına koyduk. Türkiye ve Kurdistan’da barış, huzur ve birlik isteyen herkes bize elini vererek, bu yürüyüşe katılsın. Bu tecrit son bulana kadar bizler yürüyeceğiz. Bu inançtayız” şeklinde konuştu” Şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiştir.
ANF NEWS kısaltmalı Fırat Haber Ajansı isimli haber portalının PKK/KCK silahlı terör örgütü talimatları doğrultusunda kurulduğu ve bu doğrultuda eylemselliğini sürdürdüğü, bu çerçevede terör örgütü tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin yanı sıra örgütsel propaganda ve ajitasyon çabalarının gereği olarak yürütülen açık alan faaliyetlerinin çatı yapılanması konumunda olduğu, ülke gündemi hakkında terör örgütünün faaliyetleri ve ideolojisi çerçevesinde, yurt içi ve yurt dışında kamuoyu oluşturma çalışmalarının organizesini yürüttüğü, sokak eylemleri ile vatandaş ve polisi karşı karşıya getirerek kaos ortamı yaratmaya çalıştığı, terör örgütü adına şiddet eylemleri gerçekleştiren şahısların, illegal alana geçiş sürecinde, terör örgütü ile açık alanda kurulan ilk temasın basamakları arasında yer aldığı, mevcut kurumsal hafıza ve ilgili mahkeme kararları doğrultusunda bilinmektedir. Nitekim Mardin Sulh Ceza Hâkimliği ve Ankara 11. Ağır Ceza Hâkimliklerince verilen yayın yasağı ve erişim yasağı kararları ile bu durumun somutlaştırılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin düzenlediği sınır ötesi askeri operasyonlar ve sonrasında güvenli bölge oluşturma çerçevesinde halen devam eden çalışmalar, Şubat ayları içerisinde terör örgütlerince önemli günler olarak atfedilen bazı tarihler, cezaevlerinde bulunun tutuklu veya hükümlüler tarafından devam ettirilen açlık grevi eylemlerine destek faaliyetleri ve ülke gündemindeki olaylar ile ilgili, gerek sosyal medya ve haber siteleri tarafından yapılan haber içeriklerinden ve sahadan alınan istihbarı bilgiler ile yakın tarihlerde ilimizde gerçekleştirilen eylem/etkinlerde ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda; PKK/KCK, DEAŞ, FETÖ/PDY Terör örgütleri ve bu örgütlere müzahir gruplar ve örgütlerin siyasi kolu gibi hareket eden legal oluşumların mevcut durumdan fayda sağlamak amacıyla yine benzer ve yukarıda anılan şekillerde etkinlikler düzenleyebileceği, yasal görünümlü bu etkinliklerin, terör örgütleri ve marjinal gruplarca kargaşa ortamı oluşturmak amacıyla hedef olarak seçilebileceği ve toplumsal barışı zedeleyebilecek provokatif eylemlere tevessül edilebileceği, halkımızın yoğun olarak bulunduğu yerlerin hedef seçilerek sansasyonel eylemler gerçekleştirebileceği, gruplar tarafından düzenlenen basın açıklaması ve benzeri etkinliklere terör örgütlerine mensup şahıslarca sızılarak bombalı eylem gerçekleştirilebileceği, düzenlenecek bu etkinliklerin terör örgütüne müzahir şahıslarca provoke edilerek terör örgütünün propagandasına dönüştürülebileceği, ayrıca güvenlik kuvvetlerine karşı taşlı, molotoflu, silahlı ve bombalı eylemler yapılmak istenildiği, bu eylemlerin konusu ve içeriği itibariyle kamu düzeni ve güvenliğine olumsuz etki edebilecek, toplumun refah, huzur ve mutluluğu ile bağdaşmayacak şekilde hayatın doğal akışını etkileyerek yaşamı çekilmez hale getirebileceği, terör örgütlerinin karşıt görüşlü kişi ve gruplara yönelik canlı bomba, suikast, silahlı saldırı vb. eylemlerin yapılabileceği göz önünde bulundurulduğunda, başkalarının hak ve özgürlüklerini ciddi şekilde bozacak olaylara sebebiyet verilebileceği, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçların işlenerek halk üzerinde infiale sebep olabileceğine dair AÇIK VE YAKIN TEHLİKE OLDUĞU DEĞERLENDİRMEKTEDİR.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü düzenleme hakkı, şüphesiz anayasal bir hak olup ulusal ve uluslararası mevzuatlarla koruma altına alınmıştır. Fakat bu hakkın kullanılması, çeşitli gerekçelerle ve kanunla sınırlanabilmektedir. Bu kapsamda ilgili mevzuat hükümleri incelendiğinde;
Ülkemizin de onayladığı ve yürürlükte olan;
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, Toplantı ve Dernek Kurma Özgürlüğü başlıklı 11. Maddesi’nde; Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 34. maddesinde, “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.” Hükümleri amir olup 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, anayasada ve AİHS’de belirtilen sınırlama kapsamında değerlendirilebilecek mevzuatlardır.
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17.maddesinde, “Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.”, 19. maddesinde, “Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir”,
- 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (a) fıkrasında, “Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.”, (c) fıkrasında “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. (Ek cümle: 25/7/2018-7145/1 md.) Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.
(Ek paragraf: 25/7/2018-7145/1 md.) Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir. hükümleri amirdir.
Bu itibarla; yukarıda anılan gerekçeler ve belirtilen yasal mevzuat hükümleri doğrultusunda, Anayasamızda ve kanunlarda öngörülen sınırlandırma ve yasaklama şartlarını doğrudan ve açıkça oluşturduğu değerlendirilen eylemler ile saldırı olaylarının önüne geçmek, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerini sağlamak, terör örgütlerinin planlarını bertaraf etmek ve bu bağlamda, milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve genel sağlığın korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin devamının temini ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla;
Bingöl ili coğrafi sınırları içerisinde 06/02/2024 günü saat:00.01’den 15/02/2024 günü saat:23.59’a kadar olmak üzere (10) gün süre ile;
Valilik ve Kaymakamlık makamlarınca uygun görülenler hariç olmak üzere, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümlerine göre düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantıları ve kapalı yer toplantılarının 2911 Sayılı Kanunun ilgili hükümlerine istinaden YASAKLANMIŞTIR.
Yine Valilik ve Kaymakamlık makamlarınca uygun görülenler hariç olmak üzere, basın açıklaması, oturma eylemi ve anket yapılması, çadır ve stant kurulması/açılması, imza kampanyası düzenlenmesi, bildiri, broşür ve el ilanı dağıtılması ve her türlü protesto eylemi şeklindeki faaliyetlerin de 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. Maddesinin (a) ve (c) fıkra hükümleri gereğince belirtilen tarihler arasında YASAKLANMIŞTIR.
Yukarıda belirtilen tarihler arasında, İlçelerimizden veya çevre İllerden bireysel veya toplu olarak veya İlimiz güzergâhını kullanarak, başta yukarıda belirtilen örgütsel çağrılarda bahsedilen konu ve benzer konulara ilişkin her türlü kanuna aykırı eylem/etkinliklere katılım sağlanmasının önlenmesi amacıyla, kanuna aykırı eylem/etkinliklere katılması muhtemel şahıs/şahıslar/grup/grupların 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. Maddesinin (c) fıkra hükümleri gereğince, ilimiz ve ilçelerimize girişlerine, buralardan bireysel veya toplu olarak çıkışlarına İZİN VERİLMEYECEKTİR.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.